when i'm through with you...

a little left please! and then in that plastic bag, yeah, there i 'll be just fine!
or
black is the color of my true love's, bag. oops.

izlemediyseniz okumayın. gibi gibi.
evet çok heyecan verici olacağının sinyallerini veren yeni bir sezona girişimi biraz önce yapmış bulunuyorum.
altı aylık aralıklar (önce/sonra) fontsal değerlerini en geç üçüncü bölüm ortası gibi kaybedip, görsel iletişime geçerler yine, ilk sezonda da olmuş olduğu üzre.
en çok da şimdi artık bahar ayında olmadığımıza üzülüyor ve tüm castı kıskanıyorum. ama bu tabii tamamen konu dışı.
  • kadroya girdiğine en çok sevindiğim kişi kesinlikle ben shenkman (angels in america). hatta ellen ile aralarında birşeyler olmasını bile istiyorum. ancak kurnaz bi avukat var nick, o saldırıcakmış gibi duruyo önce ellen'a.
  • campbell scott yandan yemiş bir timothy hutton'dır benim için ne yazık ki, ve beautiful girls yüzünden de olsa sedece, yeri kolayca doldurulamaz timothy'nin. o yüzden şimdilik kendisini es geçiyorum.
  • dönüşüne en çok sevindiğim kişi ise detektif victor huntley. (tom noonan) yumuşak yüzlü bu adamı kandırılabilmenin göründüğü gibi kolay olmadığını, patty geçen sezonda anlamıştı.
  • martin short'un rolüne yakıştığını düşünüyorum şimdilik. 12 bölüm boyunca aslında bir komedyen olduğunu unutsa iyi eder. aradan fırlayacak espri ve sakarlıklara kimsenin tahammülü olmayacak.
  • offcial web sitesi does very much suck! bu arada. imdb ise kafayı yemiş durumda. ben shenkman'ın diziyle olan bağlantısını anlamanız için ben shenkman'ın ben shenkman olduğunu bilmeniz lazım. bu da imdb'nin tüm felsefesine aykırı bir durum bana sorarsanız.
  • keith carradine ise karizmasını dexter'da kanıtlamıştı zaten, dicektim tam, ama vazgeçtim, yalnızca takdir ediyorum kendisini, lundy karakterinden bu cool adama ne de güzel dönüşmüş, bölüm boyunca göründüğü birkaç dakika boyunca bana öyle göründü en azından.
  • lily tomlin de doğru seçimlerden biri. hatta bir an shirley maclaine sandım ve o olmadığını görünce çok sevindim. demek ki ben shirley maclain'i sevmiyormuşum öyle mi? buyrun burdan yakın!
patty ve çizgili döpyesleri, ellen ve üzgün gözleri, tom shayes ve diş etlerinin çıkıklığından dolayı takma gibi görünen dişleri (takma olmadıklarına inanıyorum, amerikalılar ve süt: aralarından su sızmayan ve zafer sevinciyle birbirinin kıçına şaplak atan takım arkadaşları gibi) sizleri çok özlemiştim. tekrar hoş geldiniz.

1 comment:

Romi said...

daha seyretmemişsind diye sana birşey yazmiim demiştim kendi kendime :P

gerçekten heyecanlı bir bölümdü. güzel başladı. kadro hakkındaki yormlarına katılıyorum.

öyle işte :)