dün evlenmek gerekirdi

neden, çünki 20.10.2010 tarihini yaşadık dün. çok özel bir gündü. hissettiniz mi siz de? bambaşka bişiydi. iliklerime kadar hissettim ben o tarihi.

şaka şaka.

neyse, şimdi biz bu hafta önce çiğdemle(n) sonra da nüketle(n) karar vermiştik çoğunluk'a gitmeye ama sonra bu konuda bir daha hiç konuşmadık ve ben bir oh dedim, çünkü şimdi bugün perşembe, ben bugün artık eve gideceğim, ulustakine, sonra yarın cuma zaten, cumaları genelde bu tarz programlar yapılmıyor, urbana filan gidiliyor, klemori de olabilir bak, bence bu iş önümüzdeki haftaya kalır, benden söylemesi, okuyan görür bilir, okumayan bilmez, ah haber çıkmadı ben gitmiş bulundum gibi söylemleri de asla kabul etmiyorum. bi daha gider o kişi gerekirse.

h&m'de çalışacak tecrübeli tezgahtarlara bin yedi yüz elli tele vericeklermiş. kariyer değişikliği?

kariyer?

en doğrusu iktisat okumaktı. tamam onun için çok geç de, keşke daha akademik bir kariyer izleseydim. öğretim üyesi maaşı üstüne de resimlerden kazanacağım bir kaç lira, evde çokça vakit, o zaman bir evim de olabilirdi, ve boya kokusu. akademik taraf için de artık çok geç, kendimi kitaplara gömülü bir şekilde asla düşünemiyorum, mimar sinan koridorları da hiiiç çekici gelmiyor açıkçası, ev ve boya bölümü için hala umutlarım var ama...

yoksa hasta mı oluyorum? her sabah artarak çoğalan ama bi saate geçen boğaz hissim gerçek mi? çaresi nedir? bal? portakal suyu? panadol extra? bizim ailenin ilacı panadol extra. başka ailelerin başka ilaçları var. son zamanlarda nurofeni duyuyorum sıklıkla. iyi geliyormuş. grip ilaçlarının ortak özelliği insanı uyuşturması. alerji ilaçları gibi onlar da hareketleri yavaşlatıyor.

ah çok önemli birşey oldu şu günler içinde. şöyle: eskiden küçük çokoprensler vardı hani, torbada özgürce paketlenmiş. onlar geldi aklıma, arkadaşlarımla da paylaştım burda ofiste, ne güzeldi onlar dedim, artık yok, yazık günah. sonra bakkala gidip de görmez miyim halleyvari paketlenmiş biçimde yeni mini çokoprensleri! hemen aldım. bugün de tattım. bunlar daha büyük eskilere nazaran (nazan öncel geliyor hep aklıma). ama yine bir lokmalık. yani çok tehlikeli. açmadım açmadım, demin açıverdim paketi. akşamüstüne saklicaktım oysa. neyse artık olan oldu.

bugün habitata ve paşabahçeye gitme olasılığım var. sevinmiyorum ama üzülmüyorum da ne yalan söyliyim. çok korkunç değil yani. belki yarın da ikea ya giderim, gitmem mi?

bazen twitterdaki twitler arka arkaya öyle bir biçimde diziliyorlar ve öyle yabancılaşıyorum ki ben onlara o an. bunlar kim ben neden izliyormuşum diyorum. sonra derin bir nefes alıp bir daha bakıyorum ve hatırlıyorum.
rakamsal olarak twitter hesabım (21.10.2010 13:17 itibariyle):
şu ana kadarki twitlerim: 350
izlediğim kişi ve kurum sayısı: 198
beni izleyen kişi ve kurum sayısı: 88
birazdan bir twit daha twitleyeceğim ama.

sevgilerimle.

No comments: