manhattan ve başkaları

yine unuttum uykusuz almayı.
iki haftadır almamış oldum böylelikle.

aferin.

dünyanın en zor işiydi çünkü.

bulunmaz bir hint kumaşıydı çünkü.

zaten rüyamda elimde kolumda garip bişeyler çıkıyordu: pasta süsü gibi bişiyler böyle. yolsam mı yolmasam mı bilemiyordum. eti pufun üzerindekilere benzeyen minik çıkıntılar. sanki cildimle hiç bi alakaları yokmuş gibi olup da ama yine de koparmaya korktuğum.
bunun uykusuz'la hiçbir alakası yok tabii aslında.


manhattan'ı izledim dün gece. inene kadar oyun oynadım bombalar patlattım bilgisayarımda. neyse sonra indi işte. ne güzel herkes o filmde. ne kadar şıklar. orjinal renklerini bile görmeden şıklar. belki de böyle siyah beyaz ve gri daha şıklar. sonra şunu düşündüm: woody allen filmleri en yakın kız arkadaşı gibi insanın. birlikteyken ilişkilerden bashetmeye doyamadığınız, nefes almadan konuştuğunuz, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız, tamam illa da kız değil erkek de olabilir, arkadaşınız.



not: reader'ımdaki okunmamış (ve üflenmemiş, ha ha ha) öğe sayısını 1000'in altında tutmak yönündeki amacıma asla ulaşamayacağımı, en azından takip etmekte olduğum web sitesi sayısını düşürmeden bunu yapamayacağımı, artık kesinlikle anlamış bulunuyorum.

3 comments:

aC. said...

'husbands and wives'ı da seyretmelisin bir an önce.
evet.
yapmalısın bunu.

Anonymous said...

merly streep heykellerin de reenkarnasyon yaşayabileceğini kanıtlıyor bu arada.
nük

d said...

she's something...
ben tam seni düşünürken sen nasıl da buralarda dolaşırsın ki.