kirmizi ceketliler

ya da beyaz yakalilar.
white collar ecnebi dergilerde filan reklamina rastladigim, icinde tiffany thiessen adinin gectigini gorup izlememeye buyuk bir onyargiyla karar verdigim bir dizi idi. ondan sonra metacriticte bir inceleme yapmaya, new york times da dahil olmak uzere herkeslerden iyi neticeler almis oldugunu ve puanlarinin ortalamasinin yesil renkli oldugunu gorunce onyargimin ustesinden gelmeye karar verdim. basrol oyuncusunun yakisikliligi goz doldurucu cinsten (matthew bomer). o yes. ayagindaki ayakkabilar icimi bir an cizlatsa da hapishaneden cikarkene zoom yapilan hemen arkasindan gelen sahnedeki takimlari ve sapkasiyla kalbimdeki yerini geri kazandi. hem ayrica carnivale ve tell me you love me'den tanidigimiz tim dekay de bulunmakta kadroda hem de basrolu paylasiyor matthew ile (tom hanks yani). ve ayrica losttaki naomi de var ingiliz aksanini geride birakmis olarak. ben plotunu okuyup aa catch me if you can demistim ny times da oyle demis. ben severim onu, konusunu da filmini de oyunculugunu da. e dizimiz new yorkda geciyor. aktorlerini sevdik. mekanlar guzel. simdilik tatmin olmus durumdayim. poguma pardon catime eklemek uzereyim. tavsiye ediyorum. opuyorum.

fotografta ibibik gibi cikmis biraz matthew, kanmayin bu goruntuye, gercegi daha karizmatik.

No comments: