yağmuru bekliyorduk.

office boy'umuzu da kovdular. ve ben galiba en çok da bunu anlamdıramıyorum. office boy'umuzun 500 tl'den fazla olmayan maaşı, ve hadi sigortasıyla filan toplamda 1000 tl'yi geçmeyen masrafı mı taşıyacaktı bizi gelecek yüzyıllara ciner grubu olarak? pek sanmıyorum, ama ben bilmem beyim bilir sonuçta. hayır bir de kendisi bu ofise gelen en nazik, en işinin bilincinde ve en düzgün insanlarından biriydi. az sayıda o insanlar. o yüzden daha da değerlendiriyordu bu karakteristikleri salih'i. umarım daha iyi bir yerlerde daha çok para kazanacağı bir iş bulur.

işte nişantaşında başlamış yağmur yaklaşık yarım saat önce.

a benim meğersem gözümde birşey yokmuş. lensimi takabilirmişim bile. tam da alışıyordum şu gözlük olayına. hatta nerdeyse alıştım. ve hatta işin ucunu bırakmayacağım. bir yenilik daha oldu yalnız, o da şu, bugün ilk kez ameliyat lazeriyle ilgili biraz ikna olur gibi oldum. yine de pek kafa patlatasım yok konuyla ilgili şimdilik.

burada ne zaman başlayacak acaba şu yağmur?

vücudum halasıyla ilgili her türlü sinyali vermekte.

hadi çıktım ben.


No comments: