.

bugünlerde en çok kıskandığım şey vakit ve bunu hunharca kullanabilen insanlar.

gerçekten yapmak istediğim şeyleri ancak yalnızken yapabiliyor ve tabii bunu her seferinde de başaramıyor ve mesela kendimi zuma blitz oynarken buluyor akabini beklemeden daha sırasında bile bu duruma oldukça sinirlenmek bir kenara oyundan da keyif alamıyorum.

o da bir kenara, bundan tam iki ay önce, yazarının ölümünden ise sadece birkaç gün sonra -tamamen tesadüf eseri, günceli takipsizliğime verin- her zaman yaptığım gibi ilk sayfasını okuduktan sonra ali teomanın gezgin günce adlı kitabını satın aldım. okurken pek keyif aldığım bu kitabı bugün, yine kaçarcasına sığındığım nişantaşı starbucks'ta bitirdim. (evet bir kitabı bitirmem iki ay sürüyor artık benim. hayır yani yerine yeterli sayıda film izleyebiliyor olsam dert değil, ama o da olmuyor, bir tatminsizliktir ki sürüp gidiyor.)

şimdi ben bu noktada bir süre önce değindiğim konuya bir kez daha değinmek istiyorum. ne yapmam lazım? asosyal bir insan olmam lazım heralde. işten kalan vaktimin hepsini evde geçirmem ve uyku saatlerimi de iyice kısmam lazım. sonucun yine de mutluluk getirmeyeceğinin böyle iyi farkındayken bulacağım çözüm bu olamaz. bu çıkmazın içinden nasıl çıkacağım? 30 yaşımı bitirmeme birkaç ay kala yaşamımı tepe taklak etmem gerektiğini hissediyor, bu durumdan korkunun yanı sıra, biraz da heyecan duyduğumu saklayamıyorum.
sakla samanı gelir zamanı. ve ancak bazen de gelir geçer zamanı. işte en çok korktuğum da bu.

ne diyordum, ali teoman. kitabı yayınlandıktan sadece günler sonra ölmüş olması, bugün son satırları okuduktan sonra biraz hüzünlenmeme sebep oldu. (belki de molamın bitmesine hüzünlenmişimdir.) yapmak istediklerini okuyucusuyla bunca paylaştıktan sonra amacına ulaşamadan çekip gitmek sorunda kalan yazarın durumu, içinde yaşadığım ve pek uzun süren gitgellere bir ünlem işareti daha ekledi.
son 7 yılın yegane sorusu: neyi bekliyorsun?
dünyanın benim ritmime ayak uydurabileceğine olan derin inancım ben yarı yolda bırakmak üzere, ve bırakmalı da. (acaba gerçekten bırakmalı mı, o şüphe içimde hep var olacak.)

vakitsizliğime ve varolan vaktimi iyi kullanamadığıma dair kızgınlığım ve ben, uykuya geçmemiz gerektiğini hissediyoruz hiç uykumuz olmamasına rağmen, çünkü belki de yarın erkenden kalkar yürürüz kim bilir, yapar mıyız dersiniz?

1 comment:

seref said...

EY GENÇ YAZAR!
BU DENLİ ORGANİK ÖZ ELEŞTİRİ NİHAYETİNDE HERŞEYİN YOLUNA GİRECEĞİNİN KESİN HABERCİSİDİR.