birkaç trailer ve çarşamba notları

soon it will be a thousand.
t h o u s a n d
ne kadar da büyük bi kelime o öyle. zaten büyük. bazen öyle olmuyo mesela.

i might change things around here.

yol yakın.
hava alanının kapısında tarihi geçmiş bi terminatör gibi, yok yok: predator gibi, vücut ısım ölçülüp de kırmızı görünmek istemem. yani herşeyi halledip de (halide edip a.) ondan sonra (hapşırdım bak) o kapıya kadar gelip de kıçıkırık bir kameranın kurbanı olmiyim bence. hem zaten hepimiz domuz değil miyiz, en azından zaman zaman.

kahveler kifayetsiz kalıyor şu an.

el emeği göz nuru o halde.

bakalım bugün ikeaya kaçta gideceğiz. (ikeaya varışımızı saat 13:15 gibi oldu. saat tam 15:15 gibi de ofise geri dönmüştük)

annem inatla telefonunu açmıyor. kendi telefonu değil diye yapıyor bunu. heralde? (uzanıyomuş zaten, telefonun yerini bile bilmiyomuş bi de)

herkes toroya indi. ben kaldım. (herkes sonra yine toroya indi, ben yine kaldım)

elle shoe diary'de gezinin bence. bugünlerde elle çıkıyor hep karşıma. astrology sayfasında günlük-haftalık-genel burç yorumlarınıza da bakmanızı öneririm. quite accurate. diyor ki mesela bana bu 25 kasım gününde: "Instead of wasting brain space on obsessing, start ticking items off your own To Do list." e tabii.

dün julie&julia'yı izledik. izlemeye başladık aslında. ama başlamak da denmez ona. yani upuzun bi film. son yarım saati kalmıştı ki bilgisyaraın şarjı bitti. (ünlem işareti) (atilla anladı) o yüzden bitmedi film. yoksa çok komik çok tatlı çok lezizdi. içimiz ısındı. meryl streep böyle bi kadın işte. amy adams da tatlıydı. peruğuna rağmen. kocası rolündeki (six feet under'da claire'ın avukat sevgilisi) çocuğu da seviyorum. (bu çocuk zamanında don draper'ın gerçek hayattaki sevgilisi olan ve adını hatırlamaya tenezzül etmediğim kızla da bi filmde oynamıştı. vodvilimsi bişeydi. kızın annesi rolünde de ruthfisher (a whole word, because it points a whole psychology) vardı zaten. bu çocuk o zaman da tatlıydı)

sonuç olarak my next best friend: trailer addict'te rastladığım son trailerlardan biri: the last station'ı buyrun izleyin: içinden james mcavoy geçen herşeyde hafif tıknaz bir zarafet, çekingen bir alımlılık görüyorum.



and here you can find noah baumbach's last thing, called: greenberg, about finally not black/black haired ben stiller, being not very annoying and back to his tenenbaum days, playing a guy earning his life by doing nothing.



election ve addicted to love dışında yüzünü hiç özlemediğim matthew broderick de bir filmde rol almış. fragmanı itibariyle six feet under'ın babası richard jenkins'in oynadığı, 2007 yapımı 'the visitor' adlı filmi fazlasıyla çağrıştırıyor. evet ırklar arası yakınlaşma, evet müzik ve evet soyutlanmışlık ama tekrar topluma karışma isteğinin ifşası anlamında. filmin adı wonderful world. (bir de daha dün gece aklımdan geçen tell me you love me adlı porno dizide oynayan ally walker, bu filmde de rol almakta. coincidences do happen)

çikolatamı da aldım. tutmayın beni.

No comments: