as seen on tv


Dosya konusu: İngiliz Hasta.

ve hemen arkasından kanadalı hemşire:


Düşen uçaktan çıkan bir enkaz gibiydi Lazslo de Almasy Kontu.



Ş İ İ R
dün gece ingiliz hasta vardı televizyonda,
çekinmedim izledim bir kez daha.
ne zaman ki atilla geldi yanıma:
işte o zaman kıstım televizyonun sesini bir anda.


F o t o r o m a n

be careful you fool!

not so clearly canadian after all...

sayid bir zamanlar hintliydi.

ve o zamanlar da orduyla yakından ilişki içerisindeydi.


ilk böyle gördük onları:


işte o kitap, bir moleskine gibi işlenmiş, şişirilmiş.



_________________________________________
extra:

deniz kenarı da çöl gibi görünebilirdi.
_________________________________________



bu sahnede gördüler ilk defa birbirlerini.


he made a fool of himself. (ve ben sonunda algıladım katherine clifton'ın hikayesini)

he understood. daha dinlemeden bile anlamıştı o zaten. ilk gördüğünde daha, ta sabah anlamıştı.

_________________________________________
very important information:

no, they didn't sky-dive.
_________________________________________


İkinci bir fotoroman daha: (bu sefer daha çok entrika, daha çok şehvet)

normal bir dans gibi başladı herşey. lalalla

çok israrcı bir adamdı bu kont.

ille de baktırttı kendine işte.

arkasından utandılar tabii o kadar insanın içinde.

_________________________________________
son söz:
sonra film devm etti tabii. ancak şiirimde de belirtmiş olduğum gibi atilla geldiğinden dolayı ben başka şeylerle ilgilenmek durumunda kaldım. bilgisayar gibi. seinfeld gibi...


No comments: