cum'e (namazından gelir... tınısıyla)

eveeet
izledim sonunda.
doğru zamanı yakalamaya çalışıp durdum, ve sonunda artık irdelemekten vazgeçtim ve başladım izlemeye.
iki koca bölüm arka arkaya... bu zevki uzun zamandır tatmamıştım. ama işte ben konsantrasyon eksikliği olan bi insnaım ya, hele de kağıdım kalemim önümde olunca, arada bir geri sarmak zorunda kaldım. neyse. 3. sezon kesinleşmiş. zaten bitiş de öyle bi bitişti. bence büyük bi olay olmadı. peggy gittikçe daha da şahane bi insan oluyo. görünüş bakımından değil asla, kafası şekilleniyo. aferin peggy'ye. pete campbell ah pete campbell sanki daha az mı antipatik olmaya başladı. en azından daha dürüst, orası kesin.
şimdi şu sıkıcı dizi karakterleriyle ilgili bişeyler karalicam.
scanner'ımı çok seviyorum. evet benim bi scanner'ım var artık. biraz gürültülü ama çok işe yarıyo, hem de çok akıllı. elimde bir sürü bir sürü kağıt var. sayıca bu kadar çok olduklarını scan ederken anladım. bir yöne doğru kayacaklar ama bakalım hangi yöne.
sonunda şu doğumgünü davetiyesiyle de ilgilenmeye başladım... ayrıca bu akşam da eve gidicem.
düzenli bir hayatın özlemiyle noktalıyorum bu postumu.
a bi de yolda, gayrettepe'de hüseyin üzmez'e benzeyen birisini gördüm. ama çokkkkkkkkk benziyodu. çelme taksaydım keşke.

2 comments:

aC. said...

benim de acilen almam gerekiyor bir scanner...
book hazirlamaya calisiyorum da.
siz ne tavsiye ederdiniz acaba sharky shark?

d said...

ya valla ben bir canon aldım. sadece scanner işlevi olan bir alet. ve artık onlardan bulmak çok zor. üretmiyorlar kardeşim. neymiş her işi birden yapıcakmış: hem fotokopi makinesi hem fax hem scanner. bana ne ya! hayatımda staj dönemleri dışında kaç kere fax çektim ki ben? kuruyan toner ve kartuşlarla da uğraşamam hiç. illa bişey basmam gerekiyosa giderim bir fotokopiciye hallederim işimi. peh!