sabah sabah emre altuğ vs. mtv (update occured)

akşam da gördüm kendisini kanyonda. selamlaşıyordu bilumum tanıdıklarıyla iftar vaktinde bir restoranın müşterileri sigara içebilsinler diye dışarı koyduğu masalardan birinde.
her sabah gezi çıkışına doğru yürürken metronun taksim durağının, karşıma çıkmaya başlamıştı zaten. koca göbeği ve endişeli bakışlarıyla yeni filminin afişinden dışarı fırlayacak gibi duruyor ve sevimli olmaya çalışıyordu. bu sabah bunu yine yapınca aklıma geldi dünkü karşılaşmamız.
ben bir zamanlar kendisini hoş bir insan gibi görürdüm. neden böyle bir hisse kapılmış olduğuu da hatırlamıyorum şimdi. büyük hitimalle o güzel şarkısı ve selam ergeçi oynattığı video klibi (video #1) yüzündendir. videoyu güzel kılan da selma ergeçti gerçi. emre altuğ da fena görünmüyordu orda aslında.

şimdi de taylor swift'den bahsetmek istiyorum. fiziksel anlamdaki iticiliği bir kenara, kendisine yapılanın çok ayıp olduğunu düşünmeden edemiyorum. canlı izleyince beden dili itibariyle benim asla sevdiğim biri olamicak olduğunu bir kez daha kanıtlayan bayan swift için beyonce ablasının yaptığı (video #2) gerçekten de göz yaşartıcıydı. kanye west ise herhalde delirmiş. şimdi bu durumu düzeltmek için bakalım nasıl taklalar atıcak ya da attırılacak. beyonce de deli bence. deli güzel. deli yetenekli. insan gözlerini alamıyor ondan ve sahnesinden.
madonna'nın michael hakkındaki sözleri için ise buyrun burdan (video #3) yakın.

update bu noktada baş gösteriyor:
şu müzik video klip ödüllerini izlerken bir gerçeğin daha farkına vardım. yarışan tüm şarkılar benim alışveriş merkezi şarkıları olarak adlandırdığım kategoriye dahiller. yıllardır (3 sene filan sanırım) mtv ve dolayısıyla da klip izlemeyişimden, pop müziği takip etmememden kaynaklanan bir durum bu. böyle dışardan bakınca duruma, kulağıma gelen şey birbirinin aynı bir takım ritmler üzerine oturtulmuş kadın ya da erkek sesleri. yani bizim türk popundan neredeyse farkı yok. bunu derken sabah takside kulağıma çalınan melodiyi hatırlıyor ve son cümlemi geri alıyorum. o kadar da diil tabii sonuçta.
bir de böyle bir sıkıntım var benim. takside ya da başka herhangi bir arabada ya hiç müzik çalmasın diyorum ya da sevdiğim birşeyler çalsın. bir diğer yandan da başka dünyalara dahil olmayı seviyorum ve kendimi taksi şöförününevine davetli gibi filan hissetmek isteyebiliyorum. adama müdahale etmek istemiyorum. en çok da haber dinleyen taksicileri seviyorum. kendim dünyadan neredeyse bir haber yaşadığımdan şurdan burdan topladığım her bilgi benim için değerli. hele de ntv radyo açıksa mesela şahane. bugüne kadar bir kere ise açık radyo dinleyen bir şöföre rast gelmiştim ve size baba diyebilir miyim demiştim. amcanım ben senin demişti o da.
şaka şaka, dememişti.

No comments: